İçişleri Bakanı ve İstanbul Milletvekili adayı Süleyman Soylu Habertürk’te Mehmet Akif Ersoy’a kıymetli açıklamalarda bulundu.
Bakan Soylu’nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Uyuşturucuda kökünü kurutma operasyonu yaptık. Satıcıları takip ediyoruz, kullanıcıları yakalanıyoruz, oradan da yöneticiye uğraşıyoruz. 1 yıldır MASAK’la çok âlâ çalışma yürüttük. Yaklaşık 598 kişi tespit ettik. 300 kişi daha alakalı tespit ettik. Bir finans operasyonu bu. Çoklukla suçludan gidilirdi, biz para hareketlerinden gittik. Uzun vakittir hazırlanıyor. İstanbul’da kurye taksiciler operasyonu yapmıştık. Cürüm şöyle bir şey; siz önünü kapattıkça yeni formüller bulmaya başlıyor. Gece Ankara’ya gittik, polisimizi operasyona yolcu ettik. Sonra İstanbul’a geldik. Saat 09.45’de Şişli’de Sivas’ta bir köy bayan derneğinin kürsüsündeydim. Ondan sonra 1500’e yakın sivil toplum örgütüyle Şişli ilçesinde bir arada olduk. Akabinde da PERPA’ya gittik, Kurtuluş’ta miting, Ortaköy’de mahalle buluşması, denizin kenarında yaptık. Klâsik olarak her vakit yaparız. Buraya Siirt Şirvan Köyü derneğinden geldim. O da Dikilitaş’taydı.
“SEÇMEN 14 MAYIS VE TAYYİP ERDOĞAN’I SAHİPLENMİŞ”
Her seçim risklidir. Vatandaş kendi ayağına gelmenizi ister. Bu bir toplumsal sözleşme. Millet size bir emanet veriyor. 5 yıl boyunca sıhhatimi, güvenliğimi, çocuğumun geleceğini, yatırımlarını sana emanet ediyorum diyor. Vatandaş doğal olarak şunu istiyor; benim ayağıma gelsin ve anlatsın. Bu çok hakikat bir sistem işleyişi. Vatandaş şuna bakar sorununa hakim mi, burnu büyük mü, beni kaale alıyor mu, beni ciddiye alıp, hem yaptıklarını, mevcut durumu, yapacaklarını bana anlatıyor mu? Göz ucuyla seyretmesi bile değerlidir. Ben yaptığım işin hakkını veririm. Adam size bir vekalet veriyor, bir emanet veriyor. Yaklaşık 20 gündür çalışıyoruz. Benim gördüğüm şu. Benim kıyaslama imkanım var. Geçen sefer 2. bölgede adaydım. Kıyaslayabiliyorum. Bugün Kurtuluş’taydım. Geçenki Kurtuluş’un daha fazlası. Ferah Konutlar’da çok yüksek iştirak sözkonusu. Burada geçen yılın 1,5-2 katına yakın kimi yerlerde önemli iştirak ve takviye var. Bizim seçmenimiz sahiplenmiş olayı. 14 Mayıs ve Tayyip Erdoğan’ı bizim seçmenimiz sahiplenmiş.
“2007 SEÇİMİNDE AK PARTİ YÜZDE 47 ALACAK DEMİŞTİM”
Bahçeşehir’in bir göleti vardır. Ben 2011’de siyaset yapmıyorum. Seçimin içinde de değilim. O vakit beni DP ihraç etmişti, referandumda çalıştım diye. Sonra dava ettim, kazandım fakat dönmedim. Bu ortada da araştırma işleriyle meşgulüz. Araştırma etrafını tanırım. Bizatihi kendimin meşgul olduğu vakit dilimi oldu. Kamuoyu pek bilmez merhum Şakir Süter vardı gazeteci. Onunla ortak bir iş kurduk. Lakin kurduğumuz şey para kazanmaya yönelik değil; büsbütün Türkiye’yi ssosyolojik olarak tanımaya yönelikti. Allah rahmet eylesin. Oradan bir etrafım var. 2007 seçimlerinde de görmüştüm AK Parti çok açık orta alıyor seçimi. Sabahları yürüyüş yapıyorum, birbirimize latife yapıyoruz, laf atıyoruz. Seçime bir gün kaldı. ‘Başkan sen deneyimlisin, seçim ne olacak?’ ‘AK Parti yüzde 47 alacak’ dedim. ‘Pazartesi biz iktidarız’ dediler. Pazartesi yürüyüşe çıktık hepinin başı önde. CHP’lilerin gerçeklikten kopuk, rasyonel olmayan birtakım istekleri ve istekleri vardı. Her seçim sonunda istek ve istek de kalır.
“ERDOĞAN CUMHURBAŞKANLIĞINI BİRİNCİ CİNSTE ALIYOR”
Allah’ın müsaadesiyle birinci cinste bitiriyoruz. Araştırma bugünün fotoğrafını verir. Siz deneğe şunu sorabilirsiniz; 14 Mayıs’ta kime oy vereceksin? Bugün yaşadıklarıyla, tespitleriyle oy kullanır. Ortada şu anda 11 gün var. 11 gün içinde hangi gelişmeler olacağını, onu nelerin etkileyeceğini bilemeyebilir. Allah’ın müsaadesiyle Recep Tayyip Erdoğan birinci tıpta alıyor. CHP, Kılıçdaroğlu İstanbul’da da çok gerimizde. Bizim yapmamız gereken nefeslenmeden milletimize anlatmaktır.
“DARBENİN YERİNE SEÇİMİ İKAME ETMİŞ”
Biden bu konuşmasında diyor ki, ‘bundan evvel yaptıklarımızı beceremedik’ diyor. ‘Şimdi biz bu işi Türkiye’deki tüm muhalifleri bir ortaya getirerek 2023 seçiminde bunu sağlamalıyız’ diyor. Bunu bir gazeteci söylemiyor, Amerikan lideri söylüyor. Darbeyle değil de seçimle diyor. Bu ne demek? Söylediği Kürtler sorunu de Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’dir. ‘Benim ona Kuzey Irak’ta ve Kuzey Suriye’de boyun eğmedim’ diyor. ‘Beceremedik, seçimle yapacağız’ diyor. Darbenin yerine seçimi ikame etmiş. O gün ne kurmuşsa, hangi oyunu kurmuşsa, bugün birebir oyun Türkiye’de devam ediyor. Bundan 105 yıl evvel Sivas Kongresi yapıldı. Sivas Kongresi’nde 7-8 gün Türkiye Amerika’ya bağımlı olsun mu, olmasın mı tartışması yapıldı. Bunun ismi manda. Bir kısım ‘kabul edelim’, bir kısım ‘kabul etmeyelim’ dedi. Manda ve himaye kabul edilemez denmiş. 104 yıldır Biden’ın ortaya koyduğu uğraş devam ediyor. 1960 darbesini Amerika yaptırdı. Bunu ben söylemiyorum. 1971 muhtırası, 28 Şubat’ı Amerika yaptırdı. İnglizi dokümanlarını okuyunca, anılarda çıkınca ‘demek ki bu Amerikan onaylı darbe imiş’ diyoruz. 28 Şubat’la ilgili kanaatim, işleri şimdi bitmedi, Türkiye’de iş üzerindeler. Irak’ı, Suriye’yi birbirine karıştırdılar. İran’da ambargo var. Afganistan-Pakistan çizgisi ne halde olduğu belirli. Libya karışık, Yemen iç savaş. Filistin coğrafyanın en kıymetli acısı.
“1960’DA KURDUKLARI SİSTEMİ TAYYİP ERDOĞAN TASFİYE ETTİ”
15 Temmuz’u, 17-25 Aralık’ı, Seyahat olayları. Çok saf olmanın manası yok. Şunu yapıyorlar. Batı Türkiye’ye sızdı. Kurumlarına sızdı. Bilhassa 1960 darbesi Türkiye’de Amerika’nın çok akıllı yaptığı, devlet denetimiyle elinde tutmaya çalıştığı, gelen her devlet adamını istediği üzere evirdiği, çevirdiği prestijsiz hale getirdiği ve medyayı kullandığı. Türkiye açık bir rejim. Ülkeye gönderdiği insanları yalnızca casus olarak gönderiyorsa elbette sizin onu tespit etmeniz çok mutlu olmaz. Bir büyükelçi istediği gazeteci ile bağlantı kurar. Bunu bir ajanlık faaliyeti olarak değerlendirirse sizin bunu bilebilmeniz çok kolay olmayabilir. Hala geçmişte gazete patronajı üzerinden yaparlardı, talimatla yaparlardı, artık birtakım müellifler üzerinden. Onu da istek edenler var. Türkiye manda ve himayeyi 1919’da kabul etmedi. Tayyip Erdoğan’dan ne istiyorlar? 1961’deki kurdukları sistemi Tayyip Erdoğan 21 yılda tamamını tasfiye etti.
“FETÖ’NÜN DE PKK’NIN DA İŞVERENİ AMERİKA”
Turizmden etkileniyorsunuz, savaştan etkileniyorsunuz. Amerika’nın bu ülkede oluşturduğu sütunlar var. Siz onu siyaseten etkisiz hale getiriyorsunuz fakat adam yok olmuyor. Siz zaafiyete düştüğünüzde düğmeye basıyor. Artık o 21 yılın intikamını bu seçimde almak istiyorlar. 15 Temmuz’da darbeyle yapamadığını seçimle. O darbeyi kurgulayan Amerika’nın kendisi. Oy verecek insanın ne yanılgısı var. Bizim dışımızda oluşmuş, Türkiye’nin iktidarını ele geçirmeye çalışan kurgu var. FETÖ’nün işvereni kim? ABD ise FETÖ bugün kime oy veriyor? PKK’nın işvereni kim? PKK’nın işvereni da Amerika. PKK bugün kılçıksız kime oy veriyor? PKK’nın siyasi kolu HDP’dir. HDP’nin milletvekili adayları Kandil tarafından belirlenmiştir. Bu benim bilgim, değerlendirmem değil. Bu her devir bu türlü olmuştur. ‘Şu isimler olacak, bu isimler de olmayacak’ diye. Bu direkt Kandil’den geliyor. İlgililer Erbil’e sarfiyatlar bağ kurarlar, çalışmalar yapılır, karşılıklı kıymetlendirme yapılır Kandil’in listesi alıp buraya gelir.
“MACAR İÇİŞLERİ BAKANI BANA ‘DİKKAT EDİN’ DEDİ”
Eş Liderlerden biri Pervin Buldan, başkası Mithat Sancar. Mithat Sancar’ı kabul etmiyorlar. HDP’nin çok büyük kısmı ‘Siz geçen periyot kime oy verdiniz, bu periyot kime oy vereceksiniz’ diye soruluyor. HDP’lilerin büyük kısmı Kılıçdaroğlu’na oy veriyor. Bu kurgunun tamamlanabilmiş halidir. Burada muhalefeti biraraya getirmiş. Meral Akşener’den başkasına kadar. Kendi kurgusunu oluşturmuş. Darbe yapamamış, bunu seçimle değiştirmeye çalışıyor. Bunu burada mı yapmış? Bunu Macaristan’da da yapmış. Urban, Soros’u Macaristan’dan kovdu. Urban’ın karşısına 3 aday çıkardılar. Çıkan adayla Urban karşı karşıya geldi. Macaristan İçişleri Bakanı yakın dostum. Benden 15 yaş büyük, yeterli bir insan. Bana bizatihi Amerikan hazinesinden sivil toplum örgütlerine para gönderildi, dedi. Bana dikkat edin dedi. Amerika’nın Türkiye’deki seçim için fikir yürütmesi nasıl tanım edilir.
“BUNUNLA İLGİLİ ELİMİZDE SES KASEDİ VAR”
Ses kaseti var. İlgilinin şu anda birçok beyanat veren ilgilinin gidip, resmi bir yetkili, genel liderin yetkilisi olarak gidip, ilgili ülkenin büyük elçisi. Bundan 4 ay evvel, Türkiye’ye gelen bir İçişleri Bakanı’na özel görüşmede, bunun nasıl olduğunu, kendi ülkesinin büyükelçisinin hangi haltları karıştırdığını söyledi.
“İKTİDAR OY İLE DEĞİŞİR”
4 alternatif var. Muharrem İnce, Sinan Oğan, Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Herkes istediğine oy verme hakkına sahip. Benim şeklim güzeline gitmeyebilir. Benim politikalarım güzeline gitmeyebilir yahut gidebilir. Bütün dünyada seçmen davranışları buna nazaran aşikâr oluyor. HDP’ye oy veren herkes PKK’yı tasvip ettiği için mi oy veriyor? İzmir’deki nasıl CHP’ye oy veriyorsa Diyarbakır’daki ben AK Parti’yle birebir kulvarda kendimi görmüyorum diyor. CHP’ye oy verenlerin her birisinin AK Parti’ye oy vermek yahut kendi partisine oy vermemek üzere bir mecburilik sözkonusu değil. Seçim bunun için var. İktidar oyla değişir. İstanbul’da, Ankara’da, Adana’da değişmedi mi?
“CHP 28 ŞUBAT DARBESİNİ ALKIŞLADI”
Amerika ben oyun kurdum diyor, kendisi deklare ediyor zati. Bu oyuna gelmesin Türkiye diye bunları söylüyoruz. Türkiye Sivas’ta verdiği kararı devam ettirsin diyoruz. CHP 28 Şubat darbesini alkışladı. 1960 darbesinde Saraçhane’de davul çaldırdı CHP’liler. 80 darbesinde herkes sustu. 82 Anayasası’nda benim ailem ‘hayır’ oyu verdi. Kenan Cihan ‘biz darbe olgunlaşsın diye bekledik’ dediler. İnsanların ölmesini ve Türkiye’nin karışmasını bekledik.
“DIŞARIDAN ECİNNİLER KARIŞIRSA BUNU FAŞ ETME SORUMLULUĞUMUZDUR”
İstanbul’daki seçimin tekrarı türel süreçtir. Seçimin hukukunu yok göremezsiniz. Seçim hukukunda bir eksiklik görmüşse, bu seçimin güvenliği ile alakalı bir sorun değildir. Bazen muhtar seçimleri 3-5 ay sonra yine tekrarlanır. Kimisi muhtarlık ehliyeti olmadığı için kimisi o seçimde maddi kusur olmuştur. Türkiye’de de tekrarlanan seçimler var. 2014 seçimlerinde Yaloava seçimleri, Ağrı seçimleri maddi yanlışlar yüzünden tekrarlandı. Ortadaki farka tesir edebilecek oyları YSK görür. Bu seçimlerin kendi rekabeti içinde geçmesini yanlışsız buluyoruz. Dışarıdan ecinniler karışırsa bunu faş etme bizim sorumluluğumuzdur.
“SEÇİMİN TEKRARI BÜSBÜTÜN ZIRVA ŞEYLER”
Türkiye’nin seçim güvenliği sorunu yok. Benim bu 6. seçimim. Hangi seçime CHP itiraz etmiş? Bugüne kadar bu kadar seçim içerisinde hangi seçim bir sorun oluşturmuş. Seçimin tekrarı büsbütün zırva şeyler, iler meblağ bir tarafı sözkonusu değil.
CHP’Lİ MUHARREM ERKEK’İN “PARALEL SEÇİM TAKİBİ” İDDİASI
CHP bunu 1946’daki sopalı seçimlerle karıştırıyor. Tek parti iktidarının çok partili hayata geçtiği seçimlerdir. Demokrat Partilileri, sandıktakileri, parti yöneticilerini dayaktan geçirmiştir. Açık oy verdirtmişlerdir zımnî sayım yapmışlardır. Bunların genel huylarıdır. 2002’den itibaren AK Parti’nin girdiği her seçimde, bu tartışmalar yapılmıştır lakin hiç olmamıştır. Sebep seçim hezimetine kendileri ismine büyük bir mazeret uydurmak, siyasette kullanılan kolay sistemlerdir. AA seçim sonuçlarını verecek mi? O da mı paralel yol kurkuyor? Seçim işi benim işimdir. Sizin programı bildiğiniz kadar ben de seçim işini bilirim. Çocukluğumdan beri seçimin içerisindeyim. Türkiye’de bakanlık sandıkların inançlı okula getirilmesinden, inançlı oy kulanması sağlanmasından, jenaratörlerin çalışmasından, okullardaki kameraların çalışmasından, sarsıntı bölgesinde YSK ‘çadırlarla olur’ dedi lakin benim içime sinmedi. Allah korusun yarın biri gelir çakmak çakar. Şu anda alanların tamamına konteyner seçim sandıkları kurduk. Hem oturan sandık şurası hem iki tane oy kabini var. Biz o kadar ince ayrıntısını düşündük.
“BUNUN SORUMLUSU KİM? BAKANLIK”
Kaymakamlıklar, seçim konseyleri, valilikler var. Sandıkların sağlıklı halde gelip gelmediğinin tespiti. Tıpkı vakitte bir sandık konseyi lideri elinde çuvalla gelmedi, o sandık açılmadı, bunun takibi bizde olacak. Seçim heyeti ile konuşulacak ilgili okul müdürü ve kolluk gücünün yetkilisi ‘gidip bunu alalım’ diyecek. Sandıklar bağlandı, bunu getiren kim? Kolluk. Ya jandarma ya da polistir. Diyelim ki tahrif edilmiş, eksik sandık var. Bunun seçim şurası ile irtibatını kuracak, güvenlik boyutunu yönetecek olan oradaki yargıçla konuşacak, adımlarını atacak olan kolluk. İçişleri Bakanlığı’nın burada direkt sorumluluğu var. Evvelden exel tablolarda yapılıyordu. CHP fitne, fesat, kaosla, karıştırıcılıkla olmuş bir parti. Seçim sonuçlarına bir mazeret uyduracak. Bu türlü bir şey sözkonusu değil. Kazanacağımız seçimle ilgili niçin üzerinde rastgele bir şaiya oluşturacak bir süreç meydana getirsin.
“APLİKASYON FALAN SÖZKONUSU DEĞİL”
Benim vazifem seçmenin hür iradesini oraya yansıtmaktır. İçişleri Bakanlığı olarak seçmenin hür iradesini değiştirecek rastgele bir şeye müdahale ettirmemektedir. Oradaki CHP’li yetkilisinin elinde seçim sonucu evrakı var mı? Var. Aksi takdirde sandık açılır, tekrar sayılır. Aplikasyon falan sözkonusu değil. Bunların hepsi uydurmadır. 601 bin polisimiz, jandarmamız, kıyı güvenliğimiz çalışacak. Seçmenin yüzde 1’i yapıyor. Aplikasyon olsa birisi çıkıp ‘ben uygulama var’ der.
“TÜRKİYE GÜÇLÜ BİR AİLE YAPISINA DAYANIR”
Bu ülkeyi ayakta tutan ailedir, kıymetlerdir, ay yıldızlı bayrağımızdır. Tarihin en büyük zorluklarından birini yaşadık. Sarsıntısı yaşadık. Aile yapısı güçlü olduğu için ayakta durdu. Bunun temel ideolojisi güçlü aile yapısına dayanır. Türkiye güçlü aile yapısına dayanır. Avrupa’da erkek erkeğe evleniyor mu? Amerika’da? Bunu Türkiye’ye nakletmek istiyorlar. Bizim itirazımız tam manasıyla budur. ‘Siz bunu bizim ülkemize nakledemezsiniz’ diyoruz. Buna hayır diyoruz. Bir tane örnek verdim, daha neler var. Bu bir sapkınlıktır. Dünyada tek tip bir kültür, tek tip din, tek tip hayat biçimi, tek tip niyet, çalışma anlayışı oluşturmaya çalışıyorlar. Bunu oluşturmaya çalışan dünyanın hükümranları.
“FETÖ VE DEAŞ NEDEN OLUŞTURULDU?”
FETÖ bunun için oluşturuldu. DEAŞ niye oluşturuldu? DEAŞ’ın El Kural’dan türediğini biliyoruz. El Kural’ı ABD Afganistan’da oluşturdu. DEAŞ müslümanlığı bütün dünyada bazen tanım edemeyeceğimiz zorluklara düşüren, İslamofobiyi hortlatan bir tablo ile karşı karşıya bırakmak istiyor. Yapmak istedikleri bütün herşeyi tahrif, tahrip etmek.
“LGBT’NİN YAYILMASINI İSTİYORLAR”
Bizim dinimiz, geleneğimiz var. Bizim karşımızdaki Kemal Kılıçdaroğlu grubu, Akşener dahil olmak üzere LGBT’nin yayılmasını istiyorlar. Bunu isteyen Türkiye’yi kendi istikametine çekmek isteyenlerdir. Oradan iki kere yasak aldım. Amerika iki kere beni kısıtlı hale getirdi.
“HDP VE PKK TARAFI SELO’YU ADAM YERİNE KOYMAZ”
CHP’ler Van’da ‘Selo’ya özgürlük, Apo’ya özgürlük’ diye bağırıyor mu? İmamoğlu konuşurken ‘Selo’ya özgürlük sloganlarını’ herkes duydu. Yapılan zafer işaretlerini, HDP bayraklarını duydunuz. Seçimin meşruiyeti üzerinden PKK’yı Türkiye’nin terörle yapmış olduğu bütün süreci evirmeye çalışıyorlar. Burada en büyük tehlike şudur. Seçim yasaldır. Seçimin meşruiyeti üzerinden PKK’yı, terör örgütünü aklamaya ve onu legal hudutlar içerisine terör örgütünü çekmeye çalışıyorlar. Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı en büyük tehlike budur. HDP ve PKK tarafı Selo’yu adam yerine koymaz. Apo’yu koyar. Bu türlü olduğu için o Apo’yla başlar, cari siyasetçiler burada onu da ortaya koyan, onu da zemmeden sıkıntıyı içine çeker. Orada PKK açısından temel aktör Apo’dur. Selo da onun dışından gelen aktördür. Burada alansal meşruiyet oluşturuldu. HDP, PKK’nın siyasi koludur. Baştan aşağıya çamura bulaşmış, kana bulaşmış. Bu parti kirlidir.
“KANUN, ‘KAYYUM ATARSIN’ DİYOR”
Devlet kuralsız yönetilmez. Ben de kurala karşıt süreç yapıyorsam, mahkemeye müracaat eder. Bir belediye liderini teftiş yapıyorum diyelim. Belgeyi savcılığa gönderirim. İlgili belediye lideri ‘bana haksızlık yapıldı’ diye Danıştay’a başvurur. Benim her adımım hukuka açıktır. Kanun terörle iltisaklı ve irtibatlı, teröre bulaşmış, ilgili soruşturmaları başlamış belediyeye kayyum atarsın diyor. Yerlerine belediye lider vekili görevlendirilsin diyor. Halk lisanıyla biz ona kayyum diyoruz. Bu bir kural. Silopi Belediyesi’nde rastgele hukuksal materyal, sonuç bulamadık. Almadık.
“HÜDA PAR’IN TERÖRLE İLTİSAKINI, İRTİBATINI DUYDUK MU?”
Hizbullah terör örgütüdür. Türkiye Cumhuriyeti kurallarınca terör örgütü olarak kabul edilmiştir. HÜDA PAR ile bağı yoktur. Ben İçişleri Bakanlığı yapıyorum. Terör örgütünü nerede terör örgütü görsek başını eziyoruz. Hizbullah’ın 7 yılda hareketi, adımı sözkonusu değil. Gece gündüz ararız. HÜDA PAR’ın Hizbullah’la rastgele bir kendi bağı, rastgele bir süreci yahut HÜDA PAR’ın terörle ilgili terörle ilgili iltisakı, irtibatı, bağı sözkonusu değildir. Bunlar nereden çıkıyor pekala? En yakınım da olsa terör örgütüyle bağı olsa devlet ismine yapacağımız açık ve aşikârdır. Sorun bir ayak oyunu, bir çalımla, bir kurnazlıkla tanımlandırmaya çalışılmaktadır. PKK’yı sağ koluna alanlar, HDP ile PKK’yı HÜDA PAR’ı eşitlemeye çalışıyorlar. Bunun gerçeklikle ilgili bağı yok. Kendisini tatmin etmek istiyorsa, ‘Ben PKK’la işbirliği yapıyorum, başka tarafı da HÜDA PAR destekliyor’. Bu mevzularla ilgili PKK’ya meşruiyet sağlamak. HÜDA PAR’la alakalı bir terör duyduk mu? Geçmiş birçok örgüt var. HÜDA PAR’la ilgili rastgele siyasi parti, rastgele analist, Türkiye’nin HÜDA PAR’ın terörle ortasına aralık koymadığını görüyoruz diye bir şey duyduk mu? Son 8 yıldır Hizbullah ile ilgili aksiyon duyduk mu?
“SİYASETTE İMTİYAZ VATANDAŞLA BİRLİKTE OLMAKTIR”
Cumhur İttifakı olarak söylüyorum, parlamentodan sorunsuz çıkacağız. Çoklukla bir toplantıya giderken Togg’la gidiyorum. Dönerken kalabalıksa otobüsle dönüyorum, zira selamlamak gerekiyor insanları. Togg bizim ulusal onurumuz. AK Partili Bakan’a verilmiyor ki Togg. Otomobil bakanlığa tahsis edildi. Yarın ben bakan değilim. Diyelim ki x, y bakan. Bu türlü inanın yalnızca sorunların üzerinden anasını göstermemek, aslını göstermemek, sıkıntının öbür tarafında ‘Togg yapıldı fakat niçin muhalefe verilmedi’ demek. Siyasetin bu türlü bir ayrıcalığı yok. Siyasetin en büyük ayrıcalığı vatandaşla birlikte olmaktır. Hem vatandaşın sıkıntısını dinleyeceksin, sıkıntısının tahlilini yapacaksın, onunla tıpkı kaidelerde yaşayacaksın. Devlet evermiş, ben biniyorum. Ben onu polise de tahsis edebilirim. Milletim görsün, ben de bu periyot içinde kendi ülkemin arabasının onurunu ben de yaşayayım. Bundan daha doğal bir şey olmamalı. Sıraya girsin alsın.
“KIZILAY’IN TARTIŞMA ALANINA GİRMESİNİ İSTEMEM”
Kızılay bizim kurumumuz. Ben Kızılay çocuğuyum. Kendi genel şurası var. Bütün değişimler genel şurada yapılır. Kızılay kamu faydasına dernekler statüsünde. Kimsenin Kızılay’ı kendi kendine alma kelam konusu değil. Genel konseyini yapar. Elimizdeki bütün imkanları Kızılay’a veririz. 4 milyon insanın yemeğini karşılayan Kızılay şu anda. Siz istifa etmesi gerektiğini söylerseniz, genel konseyi ‘hayır vazifesini yapabilir’ diyebilir. Ben Kızılay’ın tartışma alanına girmesini istemem. Kendi adıma bir duruşum var, bundan hiç vazgeçmedim. Eksiklik insanlara mahsus. Her eksikliğin karşı tarafta bir tasfiye gerektireceği kelam konusu değil. Bunu kendi içinde tartışılır.
“TÜRKİYE OPERASYONA AÇIK BİR ÜLKEDİR”
Bizimkisi Türkiye davası. Sel, afet, zelzele, uyuşturucu operasyonları, sayın Cumhurbaşkanımızın yükünü alabilmenin bir tek sebebi var. Ya masanın başında olmuşsun, ya aday olmuşsun ya olmamışsın. Bunun hiçbir değeri yok. Ben şu anda 1. sıradayım. Ben çok çalışıyorum. Türkiye’nin hak ettiği idareyle devam etmesi için. İlla bu idare içinde olmalıyım diye bir eforun içerisinde olmam. Benim vazifem bakanlığı en güzel formda teslim etmek. Ben ülkemi seviyorum, milletimi seviyorum. Şu rahatlık içerisindeyim. Bu ülkede trafikte vefatlar 7 bin 400’den 5 bin küsura çıktı. Allah’a hamdolsun, Cumhurbaşkanımızın talimatlarını harfiyen yerine getirmek için uğraş gösteriyoruz. Uyuşturucuda yıllık vefatlar üçte teğe düştü. Türkiye operasyona açık ülkedir. Bu ülkede yerli ve ulusal davranırsanız, sorunların üzerine giderseniz size her şeyi yaparlar. Ellerinde o manivelalar var. Yapamazlar bir şey fakat yıkmayı becerirler. Sizin hakkınızda birisi 700 sefer yazı yazsa olağan bulur musunuz? Amerika Büyükelçiliği’ne girip çıkan adam benim hakkımda 700 yazı yazıyor. Ben bunu niçin olağan bulayım? Bayana şiddette, bayan cinayetlerinde Türkiye bu hususta, İstanbul Mukavelesi kalktıktan sonra yüzde 6-7’lik düşüş var. Bunu sıfıra düşürmek için uğraş ediyoruz. Allah Cumhurbaşkanımızdan razı olsun, partimizden razı olsun. Bize bu türlü bir misyon verdi. 7 Mayıs’ta Atatürk Havalimanı’ndaki miting bu milletin duruşudur. Türkiye tarihinin en büyük mitingi olacak.
