Galatasaray Teknik Yöneticisi Okan Buruk, TV100 yayınında Candaş Tolga Işık’a canlı yayında açıklamalarda bulunuyor.
İşte Okan Buruk’un kelamları şu formda:
“2.44 ile şampiyon olduk”
“Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin şampiyon olması lazımdı. 2.44 ile şampiyon olduk. Başakşehir ile şampiyon olduğumda puan ortalaması 2.10’du.”
“3 ekip başarılı oldu”
”Biz daima bu türlü 23 üzerinden gittik. Başlığımızı 23 üzerinden attık. Mucizevi bir şey oldu. Hiçbir şey mucize değil bu ligde lakin geçen seneyi 13. sırada bitirdik, bu sene şampiyon olduk. Hak edilmiş şampiyonluk başlığını atarım. Fenerbahçe ve Beşiktaş da başarılı baktığında. 3 grup başarılı oldu, 1’i daha başarılı oldu.”
“Kampa gittiğim takım bu takım değil”
”Aslında birinci idmanda konuştuğum beşerler yok şu an. Kampa gittiğim takım bu takım değil. Birinci kampımızın takımından 2-3 kişi kaldı.”
“Sergen Hoca onu yaşıyor”
”Bir kadrodan ayrıldığında, kendi düzeyinizde ekip bulmak zorlaşıyor. Sergen Hoca onu yaşıyor. Başakşehir sonrası 1.5 sene bekledim. Kendi seviyenizdeki gruplarda çalışmalısınız. Şampiyon unvanı alınca o düzeyde gitmelisiniz. Dönem başında gelince şampiyon olmalıyız dedim. Beşiktaş ve Fenerbahçe için de aynısıdır. Bunun dışında bir amaç koymalısınız. Bizim en büyük dezavantajımız ruhsal yıkımdı topluluk üstündeki. Gelen ve yenilenen oyuncularla yıkımı onarmaya çalıştık. Bugün stadyum doluluk oranlarına baktım, 45 bin ortalama ile oynamışız. Stadyum açıldığından beri en yüksek ortalama olabilir. Seyirci, gruba inandı. Bu psikolojiyi erken kırdık. Transferler çok kıymetliydi bunda. Galatasaray’da çalışmadan evvel ‘Bir gün inşallah Galatasaray olacak, en hakikat vakitte olsun’ derdim. Dursun Beyefendi, Erden Beyefendi… Gerçek bir grup, gerçek vakitte oldu. Yalnızca futbolcu, hoca değil; topluluk ve Galatasaray olarak şampiyon olduk.”
“Oyuncular ruhsal olarak düşüşteydi”
”Geçen yıldan Kerem, Nelsson, Marcao en başarılı, ayakta kalmış oyuncularıydı. Biri transfer oldu dönem başında. Onun yerine çabucak birini koymak gerekti. Öbür bölgelere transfer gerekiyordu. Oyuncular da ruhsal olarak düşüşteydi. Türk oyunculardan reaksiyon alanlar vardı, baskıyı hissedenler vardı. Çok sevdiğimiz birtakım oyuncularla yolları ayırdık. Genel olarak birçok mevkinin transfere muhtaçlığı vardı. Bunun üzerinden gittik.”
“Fatih Hoca beni aradı”
‘İmza attıktan sonra Fatih Hoca beni aradı, tebrik etti. Benim için çok bedelli, Galatasaray ve ülke için bedelli bir insan. Hepimiz çok hürmet duyuyoruz. Şampiyonluk sonrası konuştu. Onlar, Türk teknik yöneticilerin yolunu açan, gaye gösteren biri. Fatih Hoca, Avrupa’da iki kıymetli kulüpte çalıştı. Türkiye’de yetişmiş teknik yöneticiler ortasında bu kadar başarılı bir meslek kimsede yok. Geçen Mustafa Hoca’yı gördüm, şampiyonluğumdan keyifli olmuş. Çok pahalı beşerler. Şampiyonluk görmüş teknik adamlar. Fatih Hoca ile bilhassa konuştuk. ‘Okan güzel olsun’ dedi.”
“Başakşehir’den ayrılırken Aykut Hoca’yı aradım”
“Hoca bilhassa, ‘Sormak istediğin bir şey olur, danışmak istediğin bir şey olur telefonum sana daima açık’ dedi. Yanımızda olması, hissettirmesi, takviye olması kıymetlidir. Başakşehir’den ayrılırken Aykut Hoca’yı aradım. Sormak istediği bir şey var mı, ulaşmak istediği veri var mı ilettim. Meslektaşınıza hürmet, sevgi değerlidir. Birbirimize açık olmak, takviye olmak gerekiyor.”
“Zaman vakit bana kızdığını söyledi”
“Dün Juan Mata ile konuştuk. İnanılmaz pahalı bir insan. Vakit zaman bana kızdığını söyledi. Az oynayan, çok oynayan durumu farklı oluyor. Oynamayan oyuncu vakit zaman mutsuz oluyor. Ekip içerisindeki güzel davranışlı oyuncu sayısının fazla olduğunu söyledi Mata. Benim için kıymetlisi bu.”
“Gomis ile bu türlü bir kriz yaşadık”
“Bir oyuncunun sorunu olabilir, benle olabilir, diğer arkadaşıyla sorunu olabilir. Daima bir arada çözünce sorun kalmıyor. Sarılarak çıkıyorsun. Benim de kusur yapma talihim var, yanılgı yapabilirim. Bu türlü bir şey var. Oyuncu da yapabilir. Bunu daima birlikte çözmek, onları da işin içine katmak. Gomis ile bu türlü bir kriz yaşadık. Hepimizin çok bedel verdiği biri. Şampiyonlukta çok hissesi var. Dönem başı attığı goller, dönemin devamında gruba verdiği dayanak, oynamadı hiç ses çıkarmadı. Yalnızca bir maçta bir şeye bozuldu, reaksiyon koydu ortaya. Tekrar onu oyuncularımla birlikte kazanmak benim için çok değerli, çok pahalı. Gomis’in son yılıydı. Oynayarak uğurladık.”
“Icardi beni omzuna aldığında utandım”
“Icardi beni omzuna aldığında utandım. Bir an evvel yere inmek istedim. Bakma ellerimi kaldırdım. Ona yük olmak istemedim. Yük olmak istemem. Onu çok uzatmasın istedim. Teknik yöneticilik hayatım boyunca, hafızamda kalacak fotoğraflardan biri oldu. Birinci gelmesinden itibaren bir bağ oldu. Ne vakit krizi oldu, ailesinin yanına gitmek istedi, hiç düşünmedim.”
“Empati yaptım ve çabucak müsaade verdim”
“Onun gözlerinden aldığım güç farklı bir şeydi. Yüz yüze bakınca aldığım güç farklıydı. Empati yaptım ve çabucak müsaade verdim, Arjantin’e gitmesini istedim. Güzel gitmediğimiz bir periyottu. Adana Demirspor deplasmanına gidecektik. Yapamayacağı bir atılım, ailesinde olumsuz bir sonuca varacaktı. Gönderdik. Adana Demirspor maçı berabere bitti. Oynayacak oyuncular vardı. Ruhsal olarak hazır olmayan bir oyuncuyu oynatmak da yanlışlı olur. Onlar da insan. Aile her şeyin üstünde geliyor, paranın bile üstünde. Empati yaptım ve müsaade verdim. Döndükten sonra çok farklı bir Mauro Icardi vardı. Onla bağımız, ekibe verdiği güç… Fizikî olarak kendi en uygununu yakaladı ve lokomotif oldu. Liderimizle, Erden Beyefendi ile konuştuk. Daima bir arada kararlar aldık. Ben ekipten sorumluyum ancak benim de sorumlu olduğum bir yer var. Lidere, idareye, Erden Bey’e bilgi verdim çabucak. Onların da fikirlerini alıyorum.”
“Icardi problemli biriymiş üzere lanse edildi”
“Şunu kendi kendime söyledim, ‘Daha bencil düşünebilir miydim, oburu yapar mıydı bunu, bu risk alınır mıydı’ dedim. Sonrasına bakınca yanlışsız karar vermişiz. Icardi’yi hem kazandığımız, aile olduğumuz yer orası oldu. Birinci hafta gelince herkese söyledim. Icardi, hakikaten problemli biriymiş üzere lanse edildi falan fakat nitekim yeterli biri, düzgün kalpli, âlâ profesyonel, daima idman yapan, egosu olmayan, arkadaşlarıyla ilgisi bu kadar düzgün olan bu düzeyde oyuncu bulmak çok sıkıntı.”
“En güçlü maçın, birinci maçım Antalyaspor”
“En şiddetli maçın, birinci maçım Antalyaspor. Bir evvelki dönemin en âlâ ekiplerinden biriydi. En gerilimli maçlardan biriydi. Beşiktaş ve Fenerbahçe derbileri gerilimliydi. Bir de tahminen son Ankaragücü maçı. En çok heyecanlandığım maçtı.”
