Kuzey Kore’nin 25 Haziran 1950’de Güney Kore’yi işgal etmesiyle başlayıp 27 Temmuz 1953’te sona eren Kore Savaşı’nda, Çin ve Sovyetler Birliği Kuzey Kore’ye, ABD önderliğindeki Birleşmiş Milletler (BM) de Güney Kore’ye takviye verdi. 17 Eylül 1950’de Kore’ye yola çıkan birinci Türk Tugayı da 12 Ekim 1950’de Pusan Limanı’na ulaştı.
Savaşa 21 bin 212 askerle toplamda 4 tugayla katılan Türkiye, asker sayısı bakımından Kore Savaşı’na katılan 16 ülke ortasında 4’üncü sırada yer aldı. Türkiye, cephede hayatını kaybeden 700’ü aşkın asker ile yaralanıp sonra vefat eden ve kaybolanlar da dahil 900’ü aşkın şehit verdi.
Antalya’da 1930’da dünyaya gelen Kore Gazisi Reşberoğlu da askerliği periyodunda Türk tugayıyla Kore’ye giderek, savaşa katıldı.
İstanbul Davutpaşa’daki kışlada birinci askerlik tecrübesini yaşayan Reşberoğlu burada 3 ay kaldıktan sonra Edirne’ye gitti. Reşberoğlu, Kore Savaşı’nın 1950’de başlamasının akabinde iki asker arkadaşıyla Kore’ye gitmeye istekli oldu.
Üsküdar’daki Selimiye Kışlası’ndaki hazırlıkların akabinde Reşberoğlu, istekli asker arkadaşlarıyla trenle Ankara’ya gitti.
Ankara’da bir buçuk ay boyunca gece dağlarda yapılan eğitimlerin akabinde Reşberoğlu, daha sonra trenle İskenderun’a, oradan da harp gemileri eşliğinde Süveyş Kanalı’ndaki İsmailiye Limanı’na gitti. Sonrasında Reşberoğlu ve beraberindeki askerler, Kızıldeniz üzerinden Hint Okyanusu’nu geçerek, Kore’ye ulaştı.
“Biz daima önde gittik”
Kore Savaşı’nda yaşadıklarını AA muhabirine anlatan Mustafa Reşberoğlu, bir ayda Kore’ye ulaştıklarını, sonrasında trenle Seul’e giderek harp alanına girdiklerini söyledi.
Sabahleyin çalışmaya başladıklarını, mermi ve top taşıdıklarını aktaran Reşberoğlu, “Bu sırada kıyamet kopuyor, havanlar, bombalar düşüyor. Daha sonra Kunuri harbi başladı. Amerikan askerlerinin hepsi gerimizde, yanımızda kimse yok. Biz daima önde gittik. Bir Amerikalı yüzbaşı, ‘Türk tugayına söyleyin geriye çekilsin.’ dedi. Lakin her tarafta sınırlar kesildiği için bize haber gelmedi. Haber gelmeyince mecbur olduk süngü harbine. Karşı taraftan gelen askerler çok kalabalık. Bizi çembere aldılar. Yaklaşık bin küsur kişiyi kaybettik. Bizden bin kişi gittiyse onlardan 5 bin asker gitti.” sözlerini kullandı.
“Kum Zirve’de çok şehit verdik”
Bu ağır savaşın akabinde kendilerine bir müddet istirahat verildiğini aktaran Reşberoğlu, sonrasında Kum Zirve denilen diğer bir bölgeye geçtiklerini belirtti.
Burada da devamlı önde savaştıklarını aktaran Reşberoğlu, “Kum Zirve, çok yüksek bir zirve. Karanlıkta asker taşıyoruz. Her tarafta mermi, fişek var, havan topları bizi zorluyor. Sık ağaçlardan oluşan bir orman var, ağaçların dorukları asker dolu. Kum Zirve’de çok şehit verdik.” biçiminde konuştu.
Zorlu çabanın akabinde Kum Zirve’nin teslim alındığını tabir eden Reşberoğlu, “Bu muvaffakiyetin akabinde çok madalyalar aldık. Fakat çok da can kaybettik. Kum Zirve’de Çinliler, Amerikan uçaklarını düşürdüğü için onlar da alçak uçuş yapıyor. Amerikalılar bizi Çinli sanıp üstümüze bomba attılar. Allah’tan bombalar ileriye düştü.” diye konuştu.
Kunuri Muharebesi’nde çok sayıda sivil hayatını kaybetti
Kore Gazisi Reşberoğlu, savaş sırasındaki anılarının hafızasında hala tazeliğini koruduğunu lisana getirerek, konusunu Kore Savaşı’ndan alan “Ayla” sinemasını 3 sefer izlediğini söyledi.
Ayla bebek ile ilgili anılarını aktaran Reşberoğlu, Kunuri Muharebesi’nde çok sayıda sivilin de hayatını kaybettiği belirtti.
Bu siviller ortasında Ayla bebeğin anne ve babasının da olduğunu, cesetlerin ortasında kız çocuğunun bulunduğunu belirten Reşberoğlu, “Anne baba ölmüş, çocukcağız, o denli kıvrılmış kalmış. Çocuk, Suvan’daki Ankara okuluna götürüldü.” dedi.
“Anneme ‘Mustafa şehit oldu’ diye mektup gelmiş”
Askerlikten sonra memleketi Antalya’ya döndüğünü anlatan Reşberoğlu, “Kore’deyken annem bir kuzu almış, ‘Oğlum gelince keseceğim.’ demiş. Daha sonra anneme ‘Mustafa şehit oldu.’ diye mektup gelmiş. Şehit haberini alınca yeniden kesmemiş, bekletmiş.” tabirlerini kullandı.
Korelilerin kendisini tekraren ziyarete geldiğini ve üç sefer ülkelerine davet ettiklerini anlatan Reşberoğlu, fakat sıhhat problemleri nedeniyle gidemediğini kaydetti.
