Ülkemizin içinde bulunduğu seçim süreci sayısız hakikatin anlaşılmasına vesile oldu.
14 Mayıs’ta sandıkta Türk demokrasisinin gücünü görmekle kalmadık, birebir vakitte “algı balonlarının” sönmesine de şahitlik ettik.
Peki, neydi bunlar?
Türkiye’ye atılan “diktatörlük” iftiralarıydı.
Kendi ülkelerinde seçmenin yarısını bile sandığa götüremeyenler tarafından yürütülen karalama kampanyalarıydı.
Bizlerle ilgili milletlerarası basında yapılan sinsi ruhsal harekâtlardı.
Muhalefetin meydan meydan tekrarladığı palavralar ve bühtanlardı.
CHP Genel Lideri ve şürekâsının körüklediği endişe siyasetiydi.
İşte 14 Mayıs gecesi sandıkta tecelli eden iradeyle tüm bunları boşa çıkardık.
Diktatörlük argümanlarının büsbütün safsatadan ibaret olduğunu gösterdik.
Milletimize mecmua kapaklarından ayar verilemeyeceğini gösterdik.
Türk Milletinin iradesine zincir vurulamayacağını gösterdik.
Yalan, iftira ve dehşet siyasetiyle seçim kazanılamayacağını gösterdik.
Nefret telaffuzlarıyla milletin gönlüne girilemeyeceğini gösterdik.
Siyasi ikbal uğruna bölücüler ve FETÖ’cülerle yol yürünemeyeceğini gösterdik.
Daha pek çok gerçeğin yanı sıra demokrasimizin son 21 yılda ulaştığı olgunluk düzeyini ve milletimizin ferasetini tüm dünyaya bir sefer daha gösterdik.
Bunu da hangi siyasi partiye oy verirse versin 85 milyon daima birlikte başardık.
İnşallah 28 Mayıs’tan sonra ülkemizin tüm bu kazanımlarını el birliğiyle çok daha ileriye taşıyacağız.